4 Temmuz 2013 Perşembe

Tour de France 2013 6. Etap



Onceleri kendi kendime evde defterlere/kagitlara aldigim Fransa Bisiklet Turu notlarini son iki senedir etap etap buraya yaziyorum. Bugun de sira altinci etapta, etabi kimin kazandigi sari mayoyu kimin giydigi falan her yerde yaziyordur. Ben bugun altinci etapla ilgili baska bir sey anlatmak istiyorum. Kazasiz belasiz sprint finisine giden etabi zaten kimin alacagi uc asagi bes yukari bellidir. O olmadiysa oteki olmustur. Bugun konumuz o degil. 

Tour de France 2013'un ilk haftasinda daglara cikmaya baslamadan onceki son duz etap olan 176,5 km'lik altinci etap, ilk bakista kimsenin kacmadigi, sonundaki sprint finisinden baska bir numarasi olmayan sade bir etap gibi gozukse de, aslinda bisiklet sporu ve onun zorluklari konusunda bir cok ayrintiyi icinde barindiriyordu. Bizim buralarda alistigimiz denklemin aksine sporda basarinin, saygi kazanmanin, bir sporcunun bir yerlere isiminin kazinmasinin anahtarinin sadece kazanmak olmadigini anlatan kucuk bir hikayeye sahit olduk.

Nacer Bouhanni


Gundelik kosusturmaca icinde seneye bu zamana kadar Tour de France 2013'e dair bir cok seyi unutacagimi biliyorum. Ama 22 yasindaki Nacer Bouhanni'nin ilk kez katildigi Tour de France'da, etabi kazanmak icin ya da bilmem ne kategorisini temsil eden bilmem ne renk mayoyu giyebilmek icin falan degil, sirf yarisi birakmamak icin sarfettigi cabayi kolay kolay unutamam diye dusunuyorum. Cektigi acilarin ustune bir de solundan 40 km hizla esen ruzgarla bogusup 84 km boyunca bisiklet surmek, adanmislikligin en sahici orneklerinden biridir. Dumduz bir etapta hizla giden pelotona tutunamayip arkalara dusen, dolayisiyla sert esen ruzgarla basbasa kalip iyice yipranmaya baslayan, yiprandikca yavaslayip zaman limitinin de disinda kalacagini bile bile gosterilen caba, Bouhanni'nin artik takimina, Tur'a ya da ASO'ya karsi degil, kendi kendine verdigi bir ispat cabasinin gostergesidir. 

Yine bu etapta dusup once ne oldugunu anlamaya calisan, sonra girdigi sokun etkisinden cikip kaldirim kenarinda tedavisini tamamlatip yarisa devam eden Janez Brajkovic'in de, 2011 yilinda dikenli tellere uctuktan sonra paramparca olmus bacaklarla etabi tamamlayip gece hastanede otuzdan fazla dikis atildiktan sonra, ertesi gunku etaba yetisen, hatta Tur'u tamamlamayi basaran Johny Hoogerland'in de, yine ayni yil bisikletlerini yolun kenarinda birakip, ucurumdan asagi dusen takim liderlerini almaya giden Astana takiminin da, Tour de France 2012'de yokus asagi inerken gogsune carpan ruzgarin etkisini hafifletmek amaciyla mayosunun icine koymaya calistigi gazete kagitlari bisikletinin on tekerine sikisinca, yokus asagi giden bisikletin uzerinde sikisan kagitlari temizlemeye calistigi sirada sol elinin 3 parmagini tekere kaptirip, kiyma olmus parmaklarla etabi tamamlayan Chris Anker Sorensen'in de, farkli takimlarda yaristiklari halde beraber antreman yaptigi arkadasini 2011 Giro'da beraber ciktiklari bir tepenin inisinde kaybetmesinden iki ay sonra katildigi Tour de France 2011'de etap galibiyetine giderken, ellerini, kaybettigi arkadasinin isminin bas harfi olan W seklinde bir araya getirip finisi oyle gecen Tyler Farrar'in da, ve bunun gibi benim aklimin, yasimin yetmedigi onlarca hikayenin kahramanlarinin da anlatmaya calistiklari sey, basariyi kazanmakla bir tutan gunumuzun hakim paradigmasinin soylediginden cok daha baska. Cok daha anlamli. Kulak vermek lazim.



Chris Anker Sorensen
Janez Brajkovic
Johny Hoogerland
Vino + Astana
Tylar Farrar

1 yorum:

  1. Guzel olmus okuyunca son yillardaki olaylari tazeledim hafizamda.

    YanıtlaSil