28 Haziran 2013 Cuma

Kalan Saglar


Tarihin en abuk Wimbledonlarindan birini yasadigimizin ilgili ilgisiz herkes farkinda. Maclarini kaybedip elenen seri baslari icin hadi sans faktoru diyelim. Yuz yilda bir olur diyelim ama kortlarin yag dokulmus gibi kaygan olmasinin sorumlulugu kime aittir? Sporcularin her mac bu kadar sik ve sert dususler yasamalarinin sebebini sadece turnuvanin baslarinda cimlerin oturmamis olmasi ile aciklamak ne kadar dogrudur? Bu sorular buyuk ihtimalle bir seneye bu zamana kadar tenis gundemini mesgul edecek sorular. Ama yine de bir sene boyunca heyecanla beklenen bir turnuvanin pic olmasi bu kadar kolay olmamaliydi. Hatta seri baslarinin turnuvanin ilk turlarinda elenmis olmalari yasanan bu kadar sakatlik ve sakatliga sebep verici dususlerin yaninda belki de en az konusulmasi gereken meseleler. Yenilerin bir gun mutlaka eskilerin yerini alacaklar. Seri baslari elenmez diye bir kural yok. Ama dunyanin gelmis gecmis en buyuk teniscilerinden birini ilk turda elemeyi basaran bir teniscinin, o macta yasadigi sakatlik sebebiyle bir sonraki turda maca dahi cikamayip, basarisini taclandiramamasi bence isin en aci verici boyutu. 


Gidenlerin cetelesi her yerde tutuldu. Tutuluyor. Gelin biz kalanlara bakalim.

Grand Slamlerde kuralar cekilirken turnuva agaci dort ceyrege bolunur ve ilk dort seri basi kura ile birer ceyrege yerlestirirler. Bu sebeplede o ceyrekler icindeki en yuksek seri basinin ismiyle anilir. Devaminda da eslesmeler her ceyrek bir yari finalist verecek sekilde ilerler. Yani ilk dort seri basinin yari finaller oncesinde birbirleriyle karsilasma sanslari yoktur. Toplamda 32 seri basi tenisci 8'erli gruplar halinde bu ceyreklere dagilmis olurlar. Bu senenin turnuva agacini gormek isteyenler suradan bu amaclarina ulasabilirler. 

Turnuva programina gore 1 ve 2. ceyrekler maclarini 3 ve 4. ceyreklerden bir gun sonra oynuyor. Bu yuzden mesela kara carsambadan etkilenen grup Federer ve Murray'in ceyregi oldu.

Turnuvanin bir numarali seri basi Novak Djokovic henuz elenmeyenlerden. Nole'nin ceyreginde bulunan sekiz seri basindan yollarina devam edenler ise soyle; 7 numarali seri basi Thomas Berdych, 9 numarali seri basi Richard Gasquet, 13 numarali seri basi Tommy Haas, 27 numarali seri basi Kevin Anderson ve son olarak 28 numarali seri basi Jeremy Chardy. 19 numarali seri basi Simon Giles ve 21 numarali seri basi Sam Querrey ise henuz ucuncu tur dahi goremeden elenen isimler. 

Turnuva agacina gore Djokovic'in ceyreginin ardindan 4 numarali seri basi David Ferrer'in ceyregi geliyor. 4 numarali seri basi David Ferrer, 8 numarali seri basi Juan Martin Del Potro, 12 numarali seri basi Kei Nishikori, 23 numarali seri basi Andreas Seppi ve 26 numarali seri basi Alexandr Dolgopolov bugun 3. tur maclarina cikacaklar. Bu ceyrekten 16 numarali seri basi Philipp Kohlschreiber, 17 numarali seri basi Milos Raonic ve 29 numarali seri basi Grigor Dimitrov Wimbledon 2013'de 2. turun otesini goremeyenler.


Sirada Roger Federer'in ceyregi var. Bu ceyrek kara carsamba kiyimina ugrayanlarla dolu. 15 numarali seri basi Nicholas Almagro, 24 numarali seri basi Jerzy Janowicz ve 25 numarali seri basi Paire Benoit kara carsambayi yara almadan atlatip yollarina devam edenlerden. 3 numarali seri basi Roger Federer, 5 numarali seri basi Rafael Nadal, 11 numarali seri basi Stanislas Wawrinka, 18 numarali seri basi John Isner, 30 numarali seri basi Fabio Fognini ise turnuvaya cok erken veda ettiler.

Son olarak Andy Murray'in ceyregindeyiz. Bu ceyrek de maclarini kara carsambaya denk getirenlerin ceyregi. 2 numarali seri basi Andy Murray, 20 numarali seri basi Mikhael Youzhny, 22 numarali seri basi Juan Monaco, 32 numarali seri basi Tommy Robredo yollarina devam isimler. 6 numarali seri basi Jo-Wilfred Tsonga, 10 numarali seri basi Marin Cilic, 14 numarali seri basi Janko Tipsarevic ve 31 numarali seri basi Julien Benneteau ise evlerine donen isimler.


Turnuva 4 gun once 32 seri basi ile baslamisken 3. tur maclarina bunlardan ancak 16 tanesi ile devam edebiliyoruz. Saniyorum Andy Murray ve Novak Djokovic bu tabloyu ruyalarinda gorseler cok calismaktan kafayi mi oynatiyoruz acaba diye doktora giderlerdi. Bu sonuclardan sonra ikisinin de sampiyonluk sansi NORMAL SARTLAR ALTINDA cok cok yuksek. Ama 2013 Wimbledon Tenis Turnuvasi o kadar surprizli basladi ki, bundan sonra ne olursa kabulumuzdur. Ote yandan suphesiz ki, erkenden  elenen bu kadar isimden sonra ATP dunya siralamasinin ne derece bir dalgalanma gosterecegi, yukaridan asagiya ne tarz kavimler goclerinin olacagi belki de en buyuk merak konusu. . Unutmayalim ki sezonun son Grand Slam'ine bu tablonun sekillendirdigi seri baslari ile gidecegiz. 

Vive Le Tour !


Yilin en buyulu zamani yine geldi catti. Ben ve benim gibi bi dolu adam icin 11 ayin sultani Tour de France bu sene 100. kez kosulacak. Tur'un organizatorleri 100. edisyon icin gercekten cok cekici bir parkur hazirlamislar. Tour de France 2012'de ASO tum jenerik etaplari bu seneye sakladigi icin, ozellikle son haftanin basinda isler kizismadan once orta yukseklikteki etaplarda peloton motoru rolantiye alinca Caner Eler'in sesi ninniye donusmus ve bir kac kere ekran basinda uyuyakalmistim. 


ASO bu sene icin oyle bir parkur hazirlamis ki, birakin uyuyakalmayi, cise gitmek bile cok onemli kirilma noktalarini kacirmaya sebebiyet verebilir. Tur bu sene Korsika'dan basliyor ve Fransa topraklari disina hic cikmadan Paris'e dogru uzaniyor. Ayrica bu sene prolog da yok. Direk sprint finisli bir etapla basliyoruz. Bu da demek oluyor ki, ikinci etapta sari mayoyu bir gunlugune de olsa giymek isteyen bir takim sprinterlerimiz daha ilk etaptan fena gaza basacaklar. Ilk akla gelen isimler Mark Cavendish, Peter Sagan ve Andrei Greipel tabii. Ucu'de formda ve hazir gozukuyorlar. Nedense icimde Sagan'in ilk etabi kazanip sari mayoyu sirtina gecirecegine dair bir his var.

P.S: Gecen sene neler olmustu hatirlamak isteyenler varsa suradan kisa bir ozete ulasabilirler. Suradan da tum etaplari inceleyebilirler.

Uc gun boyunca Korsika'da gezindikten sonra Nice'e gidiyor Tur. Dorduncu etap 25km'lik bir takim zamana karsi etabi ve buyuk ihtimalle genel klasmanin ileride nasil sekillenebilecegine dair ilk isaretleri verecek etap. Bu etabin ardindan batidan doguya dogru sahilden sahilden gidecek bisikletciler, iki duz ve bir sutlu kahve tadinda daglik bir etaptan sonra Pirenelere ulasacaklar ve ilk haftanin son iki gununde Tour de France gercekten baslamis olacak. 


Tur'un ikinci haftasi ulkenin kuzeyinde Bretanya bolgesinden start alacak. Ikinci haftanin ilk gununde duz bir etap kosulduktan sonra, 11. etapta bisikletcilerin 33km'lik ilk bireysel zamana karsi performanslarini izleyecegiz. Gecen sene genel klasmanin zamana karsi etaplarinda sekillendigini dusunecek olursak, bu etabin da ne kadar onemli bir kirilma yaratacagini tahmin edebiliriz. Ikinci haftanin son gununde cikilacak olan Mount Ventoux mesela gecen sene ozledigimiz janti tirmanislardan. Buyuk ihtimalle bu tirmanistan sonra olagan suphelilerimizin bir kismi yaristan kopmus olur. Son haftaya daha rafine bir tahmin listesiyle girmis oluruz. Ikinci hafta yesil mayo acisindan da en belirleyici hafta olur. Genel klasman iddialilari son kozlarini oynamadan once hizli cocuklarin kapismasini izleriz. 

Tur'un Alpler'de gececek olan son haftasi yukseklik korkusu olanlarin izlememesi gereken etaplari icinde barindiriyor. L'Alpe d'Huez'i iki kere cikilacak mesela. Yine gecen seneden de hatirlanacak Col de la Madeleine'den gecilecek ve Tour de France 2013'un daglik etaplari Semnoz'da zirve finisi ile sona erecek. Ertesi gun Pariste sampanyalar icilirken son kez bir sprint finisi izleyerek bitirecegiz yarisi. 

100 numarali Tour de France'in olagan suphelilerine gelirsek;

Gecen senenin sampiyonu Bradley Wiggins bu sene Italya Turu'nda yasadigi cokusten sonra Fransaya getirilmedi. Sky takiminin bu seneki genel klasman iddialisi gecen sene bu turu kazanabilecek gucte oldugunu dosta dusmana ilan eden Chris Froome. Fransaya gelmeden Critérium du Dauphiné ve Tour de Romandie'yi kazanan Froome bence bu sene Tur'un genel klasman anlamindaki en favori ismi. Bu iddiamin bir diger sebebi de TeamSky'in yine cok iyi bir takim ile geliyor olmasi. 


2011 yilinin sampiyonu Cadell Evans da bu sene de ismi favoriler arasinda gecenlerden. Italya Turu'ndaki ucunculuguyle otoriteleri de ikiye bolmus gibi gozuken Evans icin okuduklarimdan cikardigim sonuc su; bir takim yazarlar on numara taktik izledi, kendini cok yormadan Fransa Turu'nu da dusunerek dinlene dinlene ucuncu oldu dediler. Diger bir kesim ise bu ucunculugu tamamen tesaduf ve sansa bagladilar. Ben de Cadel'in eski goruntusunden uzak oldugunu dusunenlerdenim. Mizaci itibariyle de oyle cok hirs kupu bir adam degil. Hatta uzlasmaci havasindan hareketle sunu soyleyebilirim, BMC takimi buraya iki basli bir kadroyla geldi. Her ne kadar Cadel genel klasman icin birinci opsiyon gibi gozukse de, eger Tejay Van Garderen ilk haftanin sonundaki daglik etaplarda on taraftan kopmadan ayakta kalirsa Cadel dahil tum takim stratejisini Tejay'i en yukarilarda tutmak icin degistirecektir. Eger Tejay rustunu ispat ederse Cadel'in liderlikte cok fazla diretmeyecegini dusunuyorum. California Turu'nda form durumunun gayet iyi oldugunu gordugumuz Tejay Van Garderen Tur'un surprizi olabilir.


Daha once basardiklari dolayisiyla favoriler listesine eklenen iki isim olan Alberto Contador ve Andy Schleck icin soyleyeceklerim cogunlugun dusunduguyle dogru orantili olmayacaktir. Contador doping cezasinin ardindan cok formda dondu ve 2012 Ispanya Turu'nu kritik yerlerde rakiplerine atak yaparak, yani gucunu tum pelotona gostererek bileginin hakkiyla kazandi. Ama devaminda neredeyse hic bir sey yapmadi. Ornegin, bu seneki ciddi rakiplerinden Chris Froome’a hem Tirenno – Adriatico’da hem de Umman Turu'nda gecildi. Saniyorum Ispanya Turu Contador’un icinde biriktirdigi ofkenin bir zaferiydi ve bosalttigi bu damar artik Contador’u motive etmeye yetmiyor. Umarim yaniliyorumdur. Cunku formda bir Contador bu yarisa lezzet katar. Andy Schleck ise gecirdigi agir sakatliktan sonra cok kotu dondu. 2011 Fransa Bisiklet Turu'nda izledigimiz uzere kendisi yokuslari iyi cikiyor fakat inerken korkunun esiri oluyordu. En aciklayici mottolardan biridir, Fransa Bisiklet Turu daglarda kazanilir. Tamam, ama sadece cikarak degil. Inmek de en az cikmak kadar onemlidir. Maalesef Andy’de bu yok. Hatta sakatligi bu korkusuna korku katmis bile olabilir. Ciddi sakatliklar geciren sporcularin mucadeleye girmeye dair korkularinin arttigini biliyoruz. Bence Andy’nin kariyer zirvesi 2010’da ataga kalkarken atan zinciriydi. O zincirle birlikte Andy’de koptu gitti. 

Bu arkadaslarin disinda, bas alti diyebilecegimiz seviyede isimleri on plana cikan bisikletciler ise; ev sahibi kontenjanindan Europecar’dan Pierre Roland, FDJ’den Thibaut Pinot, gecen sene Avusturya Turu'nda harikalar yaratan Jacop Fuglsang, Hircin Ispanyollar Alejandro Valverde ve Joaquim Rodriguez benim ilk aklima gelen isimler.

Unutmamakta fayda var. Tour de France bisikletcilerin bir gunde kazanabilecegi bir yaris degildir. Ama bir gunde hatta bir anda kaybedebilecekleri tipte bir yaristir. Hatirlayalim gecen sene Metz katliamini. Peloton daglara gitmeden once jog yaparken, takimlar kazasiz belasiz gecirdikleri ilk haftanin ardindan daglar icin planlarini sekillendirirken bir anda kiyamet koptu. Potansiyel genel klasman iddialilarinin sayisi bir anda dorde bese dustu. Bu acidan bakildiginda ust tarafta saydigim isimler digerlerinden bir adim onde gozukse de, diger isimlerin sansini yabana atmak Tur’un yarismaci dogasina saygisizlik olur diye dusunuyorum.


Yesil mayo klasmaninda one cikan isimler gecen senekilerden cok farkli degil gibi. Mark Cavendish bisiklete ters dahi binse potansiyel olarak bu mayonun en buyuk adayidir. Yalniz bu seneki etap profillerinde ara sprint kapilari duzluklerden cok yokuslarin uzerinde konumlanmis. Bu profil Peter Sagan'a daha uygun gibi gozukuyor. Yine de duz etaplarin sprint finislerinde Sagan, Kittel, Greipel ve Cavendish'in kapismalarini izlemek cok zevkli olacak kuskusuz.


Daglarin kralini simgeleyen puantiyeli mayo icin yarisacak adaylar icin belirleyici olacak olan o kisilerin genel klasmanda ne durumda olduklaridir. Genel klasmanda geriye dusen favoriler (ozellikle Fransizlar ) teselli ikramiyesi olarak bu mayoya sarabilirler. Ispanyollarin cok iyi tirmaniscilari var. Ote yandan bu seneki form durumunu cok net takip edememekle birlikte, bana gore gecen sene Fransa Turu'nun buyuk hayal kirikliklarindan birine imza atmis olan Rein Taaramae de bir ispat cabasi icine girerse cekismeye ortak olabilir. 

Tam bir asosyale baglayacagim bu uc hafta boyunca onlari ihmal edecegim icin tum arkadaslarimdan ve senede 5-10 gun tatil yapip, inatla bu tatillerini Tour de France'a denk getiren ailemden simdiden ozur diliyorum. Vive Le Tour!





26 Haziran 2013 Çarşamba

#DirenWimbledon



Bizim buralarda nasil 40lar, 41ler jenerik rakamlarsa, Avrupa'da da 13 sayisi bir o kadar fenomendir. Hristiyanlik oncesi zamanlarda pagan kulturunun bir urunu oldugu savunulan 13 sayisi ugursuzluk ve kotu sansi temsil eder. Ucaklarda mesela 13 numarali koltuk bulunmaz. Gemilerde 13 numarali kamara genellikle depoya falan cevrilmistir. Gokdelenlerde 13. kat yoktur. Hele bir de eger ayin 13. gunu cuma gunune denk geldiyse, bu ugursuzluga gonulden inanan bazi insanlar sokaga bile cikmazlar. Benim Almanya'da dogup buyudugum koy yasli nufusun yogun oldugu bir yerdi. Kafayi kirmis opa'lar ve oma'lar butun gunu evlerinde tercihen uyuyarak gecirirlerdi. Hatta cocuklarini okula gondermeyen aileler bile olurdu. Bizim mesela 1900 dogumlu bir ev sahibimiz vardi, adam iki tane dunya savasi gormus. yeri gelmis koca haftayi bir patates ve ceyrek ekmekle gecirmis, Rus Ordusu'ndan daha cok 13 sayisinin lanetinden korktugunu soylemisti bi keresinde babamla muhabbet ederken. 

13'un ugursuzluguna dair verilebilecek bir diger ornek de soyle, toplamda 19 korttan olusan Wimbledon Tenis Turnuvasi'nin yapildigi mekan olan All England Tennis Club'da 13 numarali kort bulunmuyor. 

13 sayisinin laneti insanlari bu kadar deli etmisken, kimse cikip bu sene Wimbledon'u oynatmayalim arkadaslar dememis olacak ki, henuz 2. tur maclarindayiz ve Wimbledon 13' simdiden lanetli bir turnuva oldugunu dosta dusmana ilan etti.




En bastan baslayacak olursak; 

Turnuvanin ilk gunu bes numarali seri basi Rafael Nadal, turnuvaya dunya 135 numarasi olarak katilan Belcikali raket Steve Darcis'e elendi. Grand Slamlerde seri baslarinin ilk turlarda elenmeleri gercekten buyuk surprizlerdir ama biraz da isin tuzu biberidir. Her turnuvada boyle bir iki tane bomba patlar, ilk gunlerin sikici havasi bu haberlerle senlenmis olur. Acikcasi ben de Nadal surprizini, Nadal'in cim kort performansini da dusundugumde, bu acidan degerlendirmistim. Fakat iki gun sonra, yani bugun, ikinci tur maclari oynanirken gelen kara haberlerin hesabini tutmak gercekten cok zor oldu. 

Wimbledon 13'de ucuncu gun henuz baslamisti ki, ilk kara haber John Isner'den geldi. Fransiz Adrian Mannarino ile oynadigi ikinci tur macinda Isner servis atarken sag ayagini ters basti ve saglik molasi istedi. Isner molanin ardindan sakatliginin ciddi oldugu anlasilmis olacak ki, mactan cekildigini acikladi. Adrian Mannarino ucuncu tura yukselen isim oldu.

Isner'in sakatlik haberinin hemen ardindan, gelen haber ise soyleydi: Ilk turda Rafael Nadal'i eleyerek turnuvanin en buyuk surprizlerinden birine imza atan Belcikali Steve Darcis, Nadal ile oynadigi macta ustune dustugu omzunun sakatligini sebep gostererek turnuvadan cekildigini acikladi.

Gunun ucuncu kara haberi kadinlarda iki numarali seri basi Viktoria Azarenka'dan geldi. Azarenka iki gun onceki ilk tur macinda duserek sakatladigi sag dizinin turnuvaya devam etmesine engel oldugunu aciklayarak turnuvadan cekildi. Azarenka'nin ardindan turnuvadan cekilme kararinin aciklayan isim ise Cek raket Radek Stepanek oldu. Neler oluyor derken, erkeklerde on numarali seri basi Hirvat Marin Cilic'de uzun suredir basina bela olan diz sakatligini sebep gostererek ikinci tur macina cikmayacagini acikladi. 




Erkeklerde alti numarali seri basi Fransiz Jo-Wilfred Tsonga, Ernests Gulbis ile ucuncu tur icin mucadele ederken, ikinci sette bir saglik molasi istedi. Dizine yapistirilan bir bantla ucuncu sete devam eden Tsonga, yanlislikla raketinin dizine carpmasinin ardindan yeniden sakatlandi. Bu sekilde ucuncu setin sonuna kadar devam eden Tsonga 6-3 kaybettigi setin ardindan rakibinin elini sikarak maca ve turnuvaya devam edemeyecegini acikladi.

Erkeklerde seri baslari birer birer dokulurken, kadinlarda sekiz numarali seri basi Petra Kvitova ile ucuncu tura cikma mucadelesi verecek olan Kazak tenisci Yaroslava Shedova'nin da turnuvadan cekildigi haberi geldi. 




Sakatlik sebebiyle bir dunya insan turnuvaya veda etmisken, arkadaslarini yalniz birakmak istemeyen bir takim onemli isimler de oynadiklari maclari kaybedip Wimbledon'a cok erken veda ettiler. Nadal'in erken elendigi her turnuvada mutlaka bir tuhaf mac oynayan 3 numarali seri basi Roger Federer, gercekten cok kotu oynadigi ve motivasyonunu bir turlu toparlayamadigi macta, Ukraynali Sergiy Stakhovsky'e 3-1 yenilerek Wimbledon'a ikinci turda veda etti. Ust uste 36 grand slam ceyrek finali oynayan ekselanslarinin bu serisi de bu mac ile birlikte sona ermis oldu. Hepsinden onemlisi Federer bu sezon hic olmadigi kadar demotive gorunuyor ve sanirim ekselanslarinin vedasi dusundugumuzden cok daha yakin olabilir. 

Diger buyuk surpriz de kadinlarda turnuvanin uc numarali seri basi Maria Sharapova'dan geldi. Finalde acaba Venus Williams'dan bir takim rovanslari alabilecek mi diye dusunulen Sharapova, Portekizli genc raket Michelle Larcher De Brito'ya 2-0 yenilerek turnuvaya cok erken veda etti.




Iki uc numaranin disinda kadinlarda dokuz numarali seri basi Caroline Wozniacki, on iki numarali seri basi Ana Ivanovic ve on alti numarali seri basi Jelena Jankovic de turnuvaya ikinci turda veda eden isimler oldular. Fakat uc gundur goruyoruz ki, hem erkeklerde hem de kadinlarda oyuncular cok fazla yere dusuyorlar. Turnuvaya sakatlik sebebiyle degil de kaybettikleri maclar dolayisiyla veda eden Sharapova ve Wozniacki'nin mac icinde cok sert dususler yasadiklarini da dusunecek olursak, bu problemlerin zemin ile alakali oldugu varsayiminda bulunabiliriz. Zaten buna paralel olarak sakatlik haberlerinin ust uste gelmeye basladigi anlarda, ozellikle twitterda dedikodular aldi basini yurudu. Once bu sene Avrupa'da havalarin gec isinmasi sebebiyle cim kortun tam oturmadigindan bahsedildi. Sonra kortlarin bakicisinin gecen sene emekli oldugu, kortlarin isi cok iyi bilmeyen bakicilara emanet edildigi haberleri gelmeye basladi. Wimbledon yonetimi ise turnuvanin ilk gunlerinde cimler hep biraz oturmamis olur. Sakatliklarin hepsini cimin durumuna baglamak yanlis olur minvalinde bir aciklama yapti. 

Sonuc olarak; bu pilav daha cok su kaldirir. Gercekten problem zeminin bakimiyla, yani kusur Wimbledon yonetimi ile falan alakali ise buyuk skandal olur. Zaten son gunlerde bizim devlet neye elini atsa kurutuyor. Tmsf'ye devredilen Digiturk'un Wimledon'un yayin haklarini aldigi sene bu olaylarin olmasi yeterince manidar. Toprak kort lobisinin de olaylardaki payinin hafife alinmamasi gerektigini dusunuyorum.

Bu arada 13 ile ilgili bu kadar muhabbet yapmisken, aklina bir anda Olivia Wilde gelenler ?






4 Haziran 2013 Salı

Parka Kadar Gittim Gelicem


Tekrardan tam yol ileri almaya baslamisken, aklimda ustune yazacak bir suru konu ve kategorizasyon olusmusken verdigim bu ara herkesin malumudur. Oyle ya da boyle Roland Garros'dan daha onemli isler oluyor buralarda. Dikkat kesilmek lazim. Kulak kabartmak lazim.