4 Temmuz 2013 Perşembe

Tour de France 2013 6. Etap



Onceleri kendi kendime evde defterlere/kagitlara aldigim Fransa Bisiklet Turu notlarini son iki senedir etap etap buraya yaziyorum. Bugun de sira altinci etapta, etabi kimin kazandigi sari mayoyu kimin giydigi falan her yerde yaziyordur. Ben bugun altinci etapla ilgili baska bir sey anlatmak istiyorum. Kazasiz belasiz sprint finisine giden etabi zaten kimin alacagi uc asagi bes yukari bellidir. O olmadiysa oteki olmustur. Bugun konumuz o degil. 

Tour de France 2013'un ilk haftasinda daglara cikmaya baslamadan onceki son duz etap olan 176,5 km'lik altinci etap, ilk bakista kimsenin kacmadigi, sonundaki sprint finisinden baska bir numarasi olmayan sade bir etap gibi gozukse de, aslinda bisiklet sporu ve onun zorluklari konusunda bir cok ayrintiyi icinde barindiriyordu. Bizim buralarda alistigimiz denklemin aksine sporda basarinin, saygi kazanmanin, bir sporcunun bir yerlere isiminin kazinmasinin anahtarinin sadece kazanmak olmadigini anlatan kucuk bir hikayeye sahit olduk.

Nacer Bouhanni


Gundelik kosusturmaca icinde seneye bu zamana kadar Tour de France 2013'e dair bir cok seyi unutacagimi biliyorum. Ama 22 yasindaki Nacer Bouhanni'nin ilk kez katildigi Tour de France'da, etabi kazanmak icin ya da bilmem ne kategorisini temsil eden bilmem ne renk mayoyu giyebilmek icin falan degil, sirf yarisi birakmamak icin sarfettigi cabayi kolay kolay unutamam diye dusunuyorum. Cektigi acilarin ustune bir de solundan 40 km hizla esen ruzgarla bogusup 84 km boyunca bisiklet surmek, adanmislikligin en sahici orneklerinden biridir. Dumduz bir etapta hizla giden pelotona tutunamayip arkalara dusen, dolayisiyla sert esen ruzgarla basbasa kalip iyice yipranmaya baslayan, yiprandikca yavaslayip zaman limitinin de disinda kalacagini bile bile gosterilen caba, Bouhanni'nin artik takimina, Tur'a ya da ASO'ya karsi degil, kendi kendine verdigi bir ispat cabasinin gostergesidir. 

Yine bu etapta dusup once ne oldugunu anlamaya calisan, sonra girdigi sokun etkisinden cikip kaldirim kenarinda tedavisini tamamlatip yarisa devam eden Janez Brajkovic'in de, 2011 yilinda dikenli tellere uctuktan sonra paramparca olmus bacaklarla etabi tamamlayip gece hastanede otuzdan fazla dikis atildiktan sonra, ertesi gunku etaba yetisen, hatta Tur'u tamamlamayi basaran Johny Hoogerland'in de, yine ayni yil bisikletlerini yolun kenarinda birakip, ucurumdan asagi dusen takim liderlerini almaya giden Astana takiminin da, Tour de France 2012'de yokus asagi inerken gogsune carpan ruzgarin etkisini hafifletmek amaciyla mayosunun icine koymaya calistigi gazete kagitlari bisikletinin on tekerine sikisinca, yokus asagi giden bisikletin uzerinde sikisan kagitlari temizlemeye calistigi sirada sol elinin 3 parmagini tekere kaptirip, kiyma olmus parmaklarla etabi tamamlayan Chris Anker Sorensen'in de, farkli takimlarda yaristiklari halde beraber antreman yaptigi arkadasini 2011 Giro'da beraber ciktiklari bir tepenin inisinde kaybetmesinden iki ay sonra katildigi Tour de France 2011'de etap galibiyetine giderken, ellerini, kaybettigi arkadasinin isminin bas harfi olan W seklinde bir araya getirip finisi oyle gecen Tyler Farrar'in da, ve bunun gibi benim aklimin, yasimin yetmedigi onlarca hikayenin kahramanlarinin da anlatmaya calistiklari sey, basariyi kazanmakla bir tutan gunumuzun hakim paradigmasinin soylediginden cok daha baska. Cok daha anlamli. Kulak vermek lazim.



Chris Anker Sorensen
Janez Brajkovic
Johny Hoogerland
Vino + Astana
Tylar Farrar

Tour de France 2013 4. ve 5. Etaplar



Korsika'da gecen uc gunden sonra ana karaya donen Tur'un, ana karadaki ilk etabi takim zamana karsi etabi oldu. Ilk etapta yasanan ve bir cok takimdan bir cok onemli ismin de yara aldigi kazadan sonra, bisikletcilerin takim zamana karsi etabi icin ne kadar hazir olacaklari en buyuk merak konularindan bir tanesiydi. Ornegin Alberto Contador ucuncu etaptan sonra yaptigi aciklamada yukaridan asagiya pedala guc uygularken agriyan kaslari icin dogru aciyi bulmaya calistigini anlatmaya calismisti yaris muhabirine.

Takim zamana karsi etaplarinda takimlar genel klasmandaki durumlarina gore sondan basa dogru yola cikiyorlar. Tur'un birinci gunu dokuzar bisikletciyle yarisa baslayan takimlar, sakatliklar vb. durumlarla abandone olan yariscilarinin ardindan, sonraki etaplara diger takimlara gore bir iki kisi eksik baslayabiliyorlar. Ornegin bu etaba Cofidis ve Astana takimlari sekizer kisi basladilar. Bu yuzden zamana karsi etaplarinda takimlar finis cizgisine geldiklerinde, cizgiyi gecen besinci bisikletcinin zamani takimin zamani olmus oluyor.


25 kmlik duz sayilabilecek bir profile sahip olan Tour de France 2013'un dorduncu etabinda, piste ilk cikan takim Argos-Shimano oldu. Ilk belirleyici zaman ise Omega Pharma'nin 25'57'' lik derecesiyle olustu. Gecen sene Tur'u zamana karsi etaplarinda gosterdikleri inanilmaz performansla tamamlayan Team Sky bile iki saniye farkla Omega Pharma'nin arkasinda kalinca etabi Omega Pharma'nin kazandigina ikna olduk. 


Fakat Omega Pharma'dan on alti sira sonra piste cikan Orica-GreenEDGE takimi ilk zaman olcum noktasina Omega Pharmanin uc saniye gerisinde girmesine ragmen, sari mayo askina parkurun geri kalan kisminda cok ciddi bir performans gosterince, Omega Pharma'nin bir saniye onunde etabi kazanmasini bildi. Bu sonuclardan sonra Sari mayo Orica-GreedEDGE'den Simon Garrans'a gitti. Yarisin ilk gunu finis cizgisine otobus ceken, ucuncu etapta Peter Sagan'in onunde sprint kazanan Orica-GreedEGDE bu etapta da yine favorilerin planlarini bozup Tur'u trolleyen takim oldu. Genel klasman iddialilari acisindan bakildiginda ise Team Saxo ve Sky cok gerilere dusmezken, BMC ve RadioShack gunun kaybedenleri oldular.


1 Orica-GreenEdge 25:56
2 Omega Pharma-Quick Step + 1
4 Team Saxo-Tinkoff + 8
3 Sky + 2
5 Lotto-Belisol + 16
8 Lampre-Merida + 25
6 Garmin-Sharp + 16 7 Movistar Team + 18 9 BMC + 26
13 Cannondale + 34
10 Katusha + 27 11 RadioShack-Leopard + 28 12 Vacansoleil-DCM + 33 14 Belkin + 36
19 Europcar + 1:12
15 FDjfr + 41 16 Astana + 55 17 Ag2r La Mondiale + 1:03 18 Sojasun + 1:09 20 Cofidis + 1:19 21 Euskaltel-Euskadi + 1:23
22 Argos-Shimano + 1:46

Yarisin ilk gununden beri heyecanla beklenen fakat yasanan tonla aksilik dolayisiyla bir turlu yasayamadigimiz toplu sprint finisi gibi toplu sprint finisi keyfini nihayet besinci etapta yasadik. Icinde bir tane ucuncu kategoriden uc tane de dorduncu kategoriden toplamda dort tirmanis barindiran ve bisikletcilerin Cagnes Sur Mer'den Marsilya'ya dogru gitmeye calistiklari 228,5 Kmlik etabin baslamasiyla birlikte, Vacansoleil'den Thomas De Gent, Team Europecar'dan Yukiya Arashiro ve Kevin Reza, Euskaltel'den Romain Sicard, Astana'dan Alexey Lutsenko ve Sojasun'dan Anhtony Deleplace on tarafa dogru atak yaparak kacis grubunu olusturan isimler oldular. 22. km'deki ilk tirmanis kapisindan gecildiginde kacis grubu ana grubun 12 dakika kadar onundeydi. Kacanlar arasinda genel klasman siralamasinda en yukarida bulunan isim olan Yukiya Arashimo, sari mayonun sahibi Simon Gerranstan sadece 3'42'' geride olunca, olusan bu 12 dakikalik fark ana gruba tempo yapmasi gerektigini hatirlatti.

Orica-GreenEDGE takim halinde on tarafa gelerek ana gruba tempo vermeye baslayinca kacanlarla ana grup arasindaki farkta giderek azalmaya basladi. Orica-GreenEDGE sari mayonun hakkini vererek neredeyse etabin sonuna kadar on tarafta tek basina calisti. Yesil mayo iddialilarinin takimlari ancak son 9 -10 km'de on tarafa gelerek calismaya baslayabildiler. Ayrica gunun bir diger ayrintisi da, gecen sene uygulamaya konan ancak takimlardan cok da olumlu elestiriler almayan, sari mayonun sahibi bisikletcinin takiminin sari kasklar takabilmesi olayini bu sene Tur'da ilk uygulayan takim Orica-GreenEDGE oldu. 



Besiknci etapta 102. km'deki ara sprint kapisindan ilk olarak gecen kacis grubundan kalan en yuksek puanlar Greipel'e gitti. Greipel'in ardindan Alexander Kristoff, Peter Sagan ve Mark Cavendish diger puanlari alan yesil mayo iddialilari oldular. Bu arada kacanlarla ana grup arasinda olusan 12 dakikalik fark, ana grup ara sprint kapisindan gecerken 9 dakikaya kadar dusmustu. Etabin bitimine 54 km kala kacis gurubundan Thomas De Gent'in yaptigi tempo artirimina ancak Arashiro ve Lutsenko cevap verebildi. Kisa bir sure sonra Reza'da ondeki ucluye katilsa da Deleplace ve Sicard bu ataga cevap veremeyip ana grup tarafindan yutuldular. Etabin bitimine 16 km kala fark 1'10''ye kadar dusmusken ana grupta Pierre Roland ve Marcel Kittel gibi isimlerinde dahil oldugu kucuk bir kaza meydana geldi. Fakat hemen toplarlanmayi basaran kazazedeler tekrar ana gruba dahil olmayi basardilar. Bitime 12 km kala fark otuz saniye civarina dusmusken, kacis grubundan Lutsenko'nun arttirdigi tempoya cevap verebilen tek isim Reza oldu. Bu sirada ozellikle Cavendish icin calisan Omega Pharma takimi on tarafta cok suratli bir tempo yapmaya basladilar. Bitime 5 km kala once Reza, 4 km kala da Lutsenko tsunami tarafindan yutulunca ana grup, Tour de France 2013'un basindan beri beklenen ve tum favorilerin bir arada oldugu toplu sprint finisine dogru yol almaya basladi. Cavendish, Sagan, Greipel ve Boasson Hagen'in dahil oldugu sprintte Cavendish, finisi gecen ilk isim oldu. Boasson Hagen ve Sagan ise Cavendish'in arkasindan geldiler. Cavendish bu galibiyetiyle beraber toplamda 24. Tour de France etap zaferine ulasmis oldu.




Stage 5 Results
GBR 1 CAVENDISH, Mark (OMEGA PHARMA - QUICK-STEP) 5:31:51
NOR  2  BOASSON HAGEN, Edvald (SKY PROCYCLING)            
GER 4 GREIPEL, André (LOTTO BELISOL)
SVK  3  SAGAN, Peter (CANNONDALE PRO CYCLING)             
ITA  5  FERRARI, Roberto (LAMPRE-MERIDA)                  
LTU 8 NAVARDAUSKAS, Ramunas (GARMIN SHARP)
NOR  6  KRISTOFF, Alexander (KATUSHA)                     
ESP  7  LOBATO DEL VALLE, Juan Jose (EUSKALTEL EUSKADI)   
FRA  9  LEMOINE, Cyril (SOJASUN)                          
ITA 13 TRENTIN, Matteo (OMEGA PHARMA - QUICK-STEP)
ESP  10 ROJAS GIL, Jose Joaquin (MOVISTAR TEAM)           
FRA  11 DUMOULIN, Samuel (AG2R LA MONDIALE)               
GER  12 DEGENKOLB, John (ARGOS-SHIMANO)                   
NED  14 VAN POPPEL, Danny (VACANSOLEIL-DCM)               
AUS 15 GERRANS, Simon (ORICA GREENEDGE)


General Classification after Stage 5
AUS  1  GERRANS, Simon (ORICA GREENEDGE)                  18:19:15
RSA  2  IMPEY, Daryl (ORICA GREENEDGE)                    
SUI  3  ALBASINI, Michael (ORICA GREENEDGE)               
POL  4  KWIATKOWSKI, Michal (OMEGA PHARMA - QUICK-STEP)        + 1
FRA  5  CHAVANEL, Sylvain (OMEGA PHARMA - QUICK-STEP)     
NOR  6  BOASSON HAGEN, Edvald (SKY PROCYCLING)                 + 3
GBR  7  FROOME, Christopher (SKY PROCYCLING)              
AUS  8  PORTE, Richie (SKY PROCYCLING)                    
IRL  9  ROCHE, Nicolas (SAXO-TINKOFF)                          + 9
CZE  10 KREUZIGER, Roman (SAXO-TINKOFF)                   




1 Temmuz 2013 Pazartesi

Nihayet Basladi


Tour de France 2013 icin ASO'nun "bu gercek yuzuncu Tour de France" illuzyonunun beklentileri cok yukselttigi malumunuz. 2012 parkuru aciklandigi an anlasildi ki, ASO varini yogunu bu seneki Tur'a yatirmisti. Bu karar yuzunden gecen sene cokca uykumuzu getiren etap izledik. Fakat ASO 2013 Turu'nun tanitim gununde gonlumuzu almayi basardi demek sanirim yanlis olmaz. Biraz yaratilan illuzyonun etkisiyle ama cokca da etap secimleriyle beklentileri iyice yukselten Tour de France 2013 nihayet basladi. 

Ilk etapta hangi takimin pelotonu yonlendireceginin belirlenmesi amaciyla yapilan "prolog" bu sene takvimde gozukmeyince, Tour de France 2013 daha ilk gunden yuksek dozda aksiyon vaadinde bulunmustu. Kazin ayagi oyle degilmis. Bisiklet uzerine bahis oynaniyor mu bilmiyorum ama eger oynaniyorsa ilk gunun en buyuk kazanani bahis burolari olmustur. 

Etabin hemen basinda ana grubun onune atak yapan bes isim olan Team Europcar'dan Jérôme Cousin, Euskaltel-Euskadi'den Juan José Lobato, Belkin Pro Cycling'den Lars Boom, Vacansoleil'den Juan Antonio Flecha ve Sojasun'dan Cyril Lemoine Tour de France 2013'un ilk kacis grubunu olusturdular. Etabin 45. Kmsindeki tek tirmanis kapisindan ilk olarak gecip ertesi gun daglarin kralini temsil eden puantiyeli mayoyu sirtina gecirmek isteyen bu isimlerin mucadelesinde kazanan isim Juan José Lobato oldu. Bir ara farki dort dakikaya kadar cikartan kacis grubundan Jérôme Cousin haricindeki diger dort isim, beslenme bolgesinden gecildikten sonra ana gruba katilmak icin yavaslasalar da Jérôme Cousin gruba tekrar tempo vererek kacis grubunun dagilmasini onledi. Bu cabasiyla birlikte Cousin "combativite" odulunun de sahibi oldu. 


Hersey planlandigi gibi giderken etabin bitimine 13 km kala Johny Hoogerland yolun kenarinda Tur'u selamlamak icin dikilmis brandalardan birine carparak dustu. Neler oldugunu anlamaya calisirken ekrana gelen goruntu saniyorum izleyen herkesi sok etti. Orica-GreenEDGE takiminin otobusu, finis cizgisinin arkasinda bisikletcileri bekleyecegi bolgeye gitmek isterken, turlu teknolojik aletin ve yaris kronometrelerinin bulundugu finis takinin altina sikisti. Otobusu geri cekme ugraslari sonuc vermeyince, hizla finise dogru gelen bisikletciler nedeniyle cok acil bir karar vermesi gereken tur yonetimi finish noktasini 3km geriye cektigini acikladi. Bu haberi alan ana grup vites arttirmisti ki,  toplu sprint finisine gidilen bir etapta olmasi istenen en son sey oldu ve buyuk bir kaza nedeniyle ana grup ikiye bolundu. Herkesin kafasinda planladigi finis senaryosunun ana aktorleri olan Peter Sagan yere dustu, Mark Cavendish ve Matthew Goss ise olusan trafikte arkada kaldilar. Bu isimlerin haricinde Tejay van Garderen, Philippe Gilbert, Janez Brajkovič, Tony Gallopin, Murilo Fischer ve Alberto Contador kazadan etkilenen diger onemli isimler oldular. Kazanin yasandigi anlarda, sikisan tur otobusunu finis takindan ayirmayi basaran yaris gorevlileri az once alinan kararin iptal edildigini aciklayip finisi orjinal yerinde yapmaya karar verdiler. Kendini onlerde konumlandiran ve bu sebeple yasanan kazadan etkilenmeyen Argos Shimano'dan Marcel Kittel etabi kazanarak sari mayoyu giymeye hak kazandi. 


Tur'un ikinci gununde bisikletciler; yine Korsika'da, uc tane ucuncu ve bir tane de ikinci kategoriden olmak uzere toplamda dort tirmanisin oldugu 156 km'lik bir sinavdan gectiler. Yarisin hamen basinda ana grubun on tarafina atak yapan Belkin'den Lars Boom, Ag2r'den Blel Kadri, Katusha'dan Daniel Moreno ve Europecar'dan David Veilleux etabin ilk kacis grubunu olusturdular ve bir ara farki iki dakikaya kadar cikardilar. Ana grup bu dort ismin onde gectigi ara sprint kapisina geldiginde kapiyi ana grup adina ilk gecen isim Andre Greipel olurken, O'nu Sagan ve Cavendish izlediler. Gunun ilk iki tirmanisi ondeki dortlunun liderliginde gecildikten sonra, gunun ucuncu tirmanisi olan Col de Vizzavona'ya cikilirken, once Thomas Voeckler bir atak denedi. Ancak sadece 3km kadar gidebildikten sonra ana grup tarafindan yakalandi. Zirveye yaklasilirken bu kez atak yapan isim Pierre Roland oldu. Roland'in ardindan Brice Feillu de atak yaparak Roland'i takip etmeye basladi. Zirveye gelinirken mekanik bir problem yasayan Blel Kadri'yi de geride birakan Roland farki da yirmi saniyeye kadar cikararak tirmanis kapisini ilk gecen isim oldu. 

Bu sirada tirmanista zorlanan Mark Cavendish ve Marcel Kittel gibi isimler ana grubun arkasinda kaldilar. Ana grup zirveye gelirken on tarafta kontrolu alan Sky takimi tempo yapmaya baslayinca, etabin bitimine 46 km kala kacanlar yakalandi. Etabin bitimine 20 km kala ana grup ile  sari mayo sahibi Marcel Kittel'in arasinda yaklasik olarak dokuz dakikalik bir fark olusunca ana grubu sari mayo heyecani sardi. Sky, BMC ve Radioshack gibi iddiali takimlar on tarafta pozisyon almaya calisirken, gunun son tirmanisinda once Vacansoleil'den Juan Antonio Flecha bir atak girisiminde bulundu ama basarili olamadi. Bu sirada Europecar'dan Cyril Gauter bir atak denedi ve pesine takilan Chris Froome ile birlikte ana gruptan kacmayi basardi. Zirveyi onde gecen Gauter yoluna devam ederken Froome iniste ana grup tarafindan yakalandi. Etabin bitimine 7km kala Gauter'ide yakalamayi basaran ana grup topluca finise dogru gitmeye hazirlanirken bu kez atak yapan isim Sylvain Chavanel oldu. Chavanel'in atagina cevap veren Radioshack'den Jan Bakelants, Euskaltel'den Jon Izaguirre, Lampre'den Manuele Mori, Astanadan Jakop Fuglsang ve Vacansoleil'den Juan Antonio Flecha yarisin son kilometresine kadar kacmayi basardilar. Son kilometre alinirken arkadan kadraja giren ana grup yavas yavas on taraftaki isimleri yutarken ekstra bir caba gosteren Jan Bakelants bu azminin karsiligini etabi kazanarak aldi ve ertesi gun kosulacak ucuncu etapta sari mayoyu giyme sansini yakaladi. Bakelants'in cizgiyi gectiginde yasadigi sevinc ve aglamakli yuz ifadesi bu adamlarin azmi ve adanmisligi hakkinda cok sey anlatiyordu. Etabin sonunda yesil mayo Marcel Kittel'de kalirken, tirmanis kategorisinin puantiyeli mayosu Pierre Roland'a gecti. 


Korsika'da kosulan son etap olan ucuncu etap orta dereceli de olsa inisli cikisli yapisiyla bisikletcileri oldukca zorladi. Etap baslar baslamaz one dogru atak yapan yapan Vacansoleil'den Lieuwe Westra, Europecar'dan Cyril Gauter, Ag2r'den Sebastien Minard, Orica Greenedge'den Simon Clarke ve Sojasun'dan Alexis Vuillermoz ucuncu etabin kacis grubunu olusturan isimler oldular. Ana grup ara sprint kapisina geldiginde kacanlardan kalan puanlardan on, dokuz ve sekiz puani alan isimler sirasiyla Kittel, Greipel ve Sagan oldular. Kacis grubundan Simon Clarke ilk tirmanis kapisini onde gectikten sonra, ikinci tirmanista zirveye gelinirken ana grubun on tarafina gelen Saxo-Tinkoff yaptigi tempo ile kacan grup ile ana grubun arasinda farki bir dakikaya kadar dusurdu. Bu tirmanista da zirveyi ilk goren isim Simon Clarke oldu. Ana grup kacanlarla arasindaki farki kirk saniyeye kadar dusurmusken ulasilan ucuncu zirveden de birinci gecen isim olan Clarke topladigi puanlarla daglarin krali kategorisinde Pierre Roland'in arkasindan ikinci siraya yerlesti. Iniste vites arttiran kacis grubu, etabin bitimine 65km kala ana grup ile aralarindaki farki tekrar bir dakikaya kadar cikardi. 


Etabin bitimine 21 km kala biraz vites yukselten Clarke'a kacis grubu icinden ayak uydurabilen tek isim Sebastien Minard oldu. Gunun son tirmanisi olan Col de Mersolino'ya gidilirken puantiyeli mayosunun tehlikeye girdigini dusunen Pierre Roland arka taraftan ataga kalkti. Roland'i takip eden isimler ise Euskaltel'den Mikel Nieve, Belkin'den Lars Peter Nordhaug ve Omega Pharma Quick Step'den Sylvain Chavanel oldu. Etabin bitimine 14 km, zirveye ulasmaya ise yaklasik 500 metre kalmisken Roland, Clarke'i yakaladi ve yanindan gecerek zirveye ulasan ilk isim oldu. Yaklasik 6 km kadar en onde, tek basina giden Roland etabin bitimine 8 km kala Lars Peter Nordhaug ve Sylvain Chavanel tarafindan yakalandi. 3 km sonra ise ana grup ondekilerle farki kapatarak onlari da kendine dahil etti ve kazasiz belasiz bu senenin ilk toplu finisine dogru ilerlemeye basladi. Cannondale ve Orica Greenedge'nin tempo verdigi ana grup finise geldiginde Peter Sagan ve Simon Gerrans ataga kalktilar. O kadar denk bir sprint oldu ki, ikili finis cizgisinden gectiginde kazanani teknolojik yollarla ogrenmek zorunda kaldik. Kazanan Gerrans olmustu. Bu sonuclarla sari mayo ve puantiyeli mayo el degistirmedi. Ama Sagan ikinci de olsa topladigi puanlarla yesil mayoyu Kittel'in elinden aldi. 


Tour de France 2013 baslamadan once ozellikle ilk uc gun icin yapilan tahminlerin aksine bu uc gunun kazanani ne Sagan ne de Cavendish oldu. Bence ilk uc gunun en buyuk kazanani Korsika'ydi. Spor organizasyonlarina yaptigi ev sahipligine WRC'den alisik oldugumuz Korsika, Tour de France rejisinin isin icine girmesi ile birlikte sahillerini, dogasini, kalelerini, imara acilmamis (!) koylarini tum dunyaya tanitti. 100. kez yapilan Fransa Bisiklet Turu'nun tarihinde ilk kez Korsika'ya ugramasinin ne kadar gec kalinmis bir hamle oldugunu Tur'un organizatorleri de farketmistir sanirim. 


Bugun kosulacak dorduncu etapla birlikte Tur ana karaya geri donuyor. 25 kmlik takim zamana karsi etabi buyuk ihtimalle Tur'un bu seneki ilk belirleyici etabi olacak. Genel klasman favorilerinin takimlarindan Sky, BMC ve Radioshack hazir gozukuyorlar. Ote yandan ilk gunku kazada yaralananlar dolayisiyla bazi takimlar etaba curuk carik baslayacaklar. Ozellikle Contador ilk gun kazadan sonra sicagi sicagina verdigi roportajda, zamana karsi etabi icin kaygilandigini acikca dile getirmisti. 





Stage 3 Results
AUS  1  GERRANS, Simon (ORICA GREENEDGE)                  3:41:24
SVK  2  SAGAN, Peter (CANNONDALE PRO CYCLING)             
ESP  3  ROJAS GIL, Jose Joaquin (MOVISTAR TEAM)           
POL  4  KWIATKOWSKI, Michal (OMEGA PHARMA - QUICK-STEP)   
BEL  5  GILBERT, Philippe (BMC RACING)                    
ESP  6  FLECHA GIANNONI, Juan Antonio (VACANSOLEIL-DCM)   
ITA  7  GAVAZZI, Francesco (ASTANA PRO TEAM)              
FRA  8  BOUET, Maxime (AG2R LA MONDIALE)                  
FRA  9  SIMON, Julien (SOJASUN)                           
ESP  10 IZAGUIRRE INSAUSTI, Gorka (EUSKALTEL EUSKADI)     
NOR  11 BOASSON HAGEN, Edvald (SKY PROCYCLING)            
FRA  12 BARDET, Romain (AG2R LA MONDIALE)                 
AUS  13 EVANS, Cadel (BMC RACING)                         
UZB  14 LAGUTIN, Sergey (VACANSOLEIL-DCM)                 
ITA  15 FAVILLI, Elia (LAMPRE-MERIDA)                     
ITA  16 MORI, Manuele (LAMPRE-MERIDA)                     
GER  17 GESCHKE, Simon (ARGOS-SHIMANO)                    
ITA  18 MALACARNE, Davide (EUROPCAR)                      
BEL  19 BAKELANTS, Jan (RADIOSHACK LEOPARD)               
SVK  20 VELITS, Peter (OMEGA PHARMA - QUICK-STEP)         

General Classification after Stage 3
BEL  1  BAKELANTS, Jan (RADIOSHACK LEOPARD)               12:21:27
FRA  2  SIMON, Julien (SOJASUN)                                + 1
AUS  3  GERRANS, Simon (ORICA GREENEDGE)                  
POL  4  KWIATKOWSKI, Michal (OMEGA PHARMA - QUICK-STEP)   
NOR  5  BOASSON HAGEN, Edvald (SKY PROCYCLING)            
RSA  6  IMPEY, Daryl (ORICA GREENEDGE)                    
GBR  7  MILLAR, David (GARMIN SHARP)                      
UZB  8  LAGUTIN, Sergey (VACANSOLEIL-DCM)                 
AUS  9  EVANS, Cadel (BMC RACING)                         
FRA  10 BARDET, Romain (AG2R LA MONDIALE)                 

28 Haziran 2013 Cuma

Kalan Saglar


Tarihin en abuk Wimbledonlarindan birini yasadigimizin ilgili ilgisiz herkes farkinda. Maclarini kaybedip elenen seri baslari icin hadi sans faktoru diyelim. Yuz yilda bir olur diyelim ama kortlarin yag dokulmus gibi kaygan olmasinin sorumlulugu kime aittir? Sporcularin her mac bu kadar sik ve sert dususler yasamalarinin sebebini sadece turnuvanin baslarinda cimlerin oturmamis olmasi ile aciklamak ne kadar dogrudur? Bu sorular buyuk ihtimalle bir seneye bu zamana kadar tenis gundemini mesgul edecek sorular. Ama yine de bir sene boyunca heyecanla beklenen bir turnuvanin pic olmasi bu kadar kolay olmamaliydi. Hatta seri baslarinin turnuvanin ilk turlarinda elenmis olmalari yasanan bu kadar sakatlik ve sakatliga sebep verici dususlerin yaninda belki de en az konusulmasi gereken meseleler. Yenilerin bir gun mutlaka eskilerin yerini alacaklar. Seri baslari elenmez diye bir kural yok. Ama dunyanin gelmis gecmis en buyuk teniscilerinden birini ilk turda elemeyi basaran bir teniscinin, o macta yasadigi sakatlik sebebiyle bir sonraki turda maca dahi cikamayip, basarisini taclandiramamasi bence isin en aci verici boyutu. 


Gidenlerin cetelesi her yerde tutuldu. Tutuluyor. Gelin biz kalanlara bakalim.

Grand Slamlerde kuralar cekilirken turnuva agaci dort ceyrege bolunur ve ilk dort seri basi kura ile birer ceyrege yerlestirirler. Bu sebeplede o ceyrekler icindeki en yuksek seri basinin ismiyle anilir. Devaminda da eslesmeler her ceyrek bir yari finalist verecek sekilde ilerler. Yani ilk dort seri basinin yari finaller oncesinde birbirleriyle karsilasma sanslari yoktur. Toplamda 32 seri basi tenisci 8'erli gruplar halinde bu ceyreklere dagilmis olurlar. Bu senenin turnuva agacini gormek isteyenler suradan bu amaclarina ulasabilirler. 

Turnuva programina gore 1 ve 2. ceyrekler maclarini 3 ve 4. ceyreklerden bir gun sonra oynuyor. Bu yuzden mesela kara carsambadan etkilenen grup Federer ve Murray'in ceyregi oldu.

Turnuvanin bir numarali seri basi Novak Djokovic henuz elenmeyenlerden. Nole'nin ceyreginde bulunan sekiz seri basindan yollarina devam edenler ise soyle; 7 numarali seri basi Thomas Berdych, 9 numarali seri basi Richard Gasquet, 13 numarali seri basi Tommy Haas, 27 numarali seri basi Kevin Anderson ve son olarak 28 numarali seri basi Jeremy Chardy. 19 numarali seri basi Simon Giles ve 21 numarali seri basi Sam Querrey ise henuz ucuncu tur dahi goremeden elenen isimler. 

Turnuva agacina gore Djokovic'in ceyreginin ardindan 4 numarali seri basi David Ferrer'in ceyregi geliyor. 4 numarali seri basi David Ferrer, 8 numarali seri basi Juan Martin Del Potro, 12 numarali seri basi Kei Nishikori, 23 numarali seri basi Andreas Seppi ve 26 numarali seri basi Alexandr Dolgopolov bugun 3. tur maclarina cikacaklar. Bu ceyrekten 16 numarali seri basi Philipp Kohlschreiber, 17 numarali seri basi Milos Raonic ve 29 numarali seri basi Grigor Dimitrov Wimbledon 2013'de 2. turun otesini goremeyenler.


Sirada Roger Federer'in ceyregi var. Bu ceyrek kara carsamba kiyimina ugrayanlarla dolu. 15 numarali seri basi Nicholas Almagro, 24 numarali seri basi Jerzy Janowicz ve 25 numarali seri basi Paire Benoit kara carsambayi yara almadan atlatip yollarina devam edenlerden. 3 numarali seri basi Roger Federer, 5 numarali seri basi Rafael Nadal, 11 numarali seri basi Stanislas Wawrinka, 18 numarali seri basi John Isner, 30 numarali seri basi Fabio Fognini ise turnuvaya cok erken veda ettiler.

Son olarak Andy Murray'in ceyregindeyiz. Bu ceyrek de maclarini kara carsambaya denk getirenlerin ceyregi. 2 numarali seri basi Andy Murray, 20 numarali seri basi Mikhael Youzhny, 22 numarali seri basi Juan Monaco, 32 numarali seri basi Tommy Robredo yollarina devam isimler. 6 numarali seri basi Jo-Wilfred Tsonga, 10 numarali seri basi Marin Cilic, 14 numarali seri basi Janko Tipsarevic ve 31 numarali seri basi Julien Benneteau ise evlerine donen isimler.


Turnuva 4 gun once 32 seri basi ile baslamisken 3. tur maclarina bunlardan ancak 16 tanesi ile devam edebiliyoruz. Saniyorum Andy Murray ve Novak Djokovic bu tabloyu ruyalarinda gorseler cok calismaktan kafayi mi oynatiyoruz acaba diye doktora giderlerdi. Bu sonuclardan sonra ikisinin de sampiyonluk sansi NORMAL SARTLAR ALTINDA cok cok yuksek. Ama 2013 Wimbledon Tenis Turnuvasi o kadar surprizli basladi ki, bundan sonra ne olursa kabulumuzdur. Ote yandan suphesiz ki, erkenden  elenen bu kadar isimden sonra ATP dunya siralamasinin ne derece bir dalgalanma gosterecegi, yukaridan asagiya ne tarz kavimler goclerinin olacagi belki de en buyuk merak konusu. . Unutmayalim ki sezonun son Grand Slam'ine bu tablonun sekillendirdigi seri baslari ile gidecegiz. 

Vive Le Tour !


Yilin en buyulu zamani yine geldi catti. Ben ve benim gibi bi dolu adam icin 11 ayin sultani Tour de France bu sene 100. kez kosulacak. Tur'un organizatorleri 100. edisyon icin gercekten cok cekici bir parkur hazirlamislar. Tour de France 2012'de ASO tum jenerik etaplari bu seneye sakladigi icin, ozellikle son haftanin basinda isler kizismadan once orta yukseklikteki etaplarda peloton motoru rolantiye alinca Caner Eler'in sesi ninniye donusmus ve bir kac kere ekran basinda uyuyakalmistim. 


ASO bu sene icin oyle bir parkur hazirlamis ki, birakin uyuyakalmayi, cise gitmek bile cok onemli kirilma noktalarini kacirmaya sebebiyet verebilir. Tur bu sene Korsika'dan basliyor ve Fransa topraklari disina hic cikmadan Paris'e dogru uzaniyor. Ayrica bu sene prolog da yok. Direk sprint finisli bir etapla basliyoruz. Bu da demek oluyor ki, ikinci etapta sari mayoyu bir gunlugune de olsa giymek isteyen bir takim sprinterlerimiz daha ilk etaptan fena gaza basacaklar. Ilk akla gelen isimler Mark Cavendish, Peter Sagan ve Andrei Greipel tabii. Ucu'de formda ve hazir gozukuyorlar. Nedense icimde Sagan'in ilk etabi kazanip sari mayoyu sirtina gecirecegine dair bir his var.

P.S: Gecen sene neler olmustu hatirlamak isteyenler varsa suradan kisa bir ozete ulasabilirler. Suradan da tum etaplari inceleyebilirler.

Uc gun boyunca Korsika'da gezindikten sonra Nice'e gidiyor Tur. Dorduncu etap 25km'lik bir takim zamana karsi etabi ve buyuk ihtimalle genel klasmanin ileride nasil sekillenebilecegine dair ilk isaretleri verecek etap. Bu etabin ardindan batidan doguya dogru sahilden sahilden gidecek bisikletciler, iki duz ve bir sutlu kahve tadinda daglik bir etaptan sonra Pirenelere ulasacaklar ve ilk haftanin son iki gununde Tour de France gercekten baslamis olacak. 


Tur'un ikinci haftasi ulkenin kuzeyinde Bretanya bolgesinden start alacak. Ikinci haftanin ilk gununde duz bir etap kosulduktan sonra, 11. etapta bisikletcilerin 33km'lik ilk bireysel zamana karsi performanslarini izleyecegiz. Gecen sene genel klasmanin zamana karsi etaplarinda sekillendigini dusunecek olursak, bu etabin da ne kadar onemli bir kirilma yaratacagini tahmin edebiliriz. Ikinci haftanin son gununde cikilacak olan Mount Ventoux mesela gecen sene ozledigimiz janti tirmanislardan. Buyuk ihtimalle bu tirmanistan sonra olagan suphelilerimizin bir kismi yaristan kopmus olur. Son haftaya daha rafine bir tahmin listesiyle girmis oluruz. Ikinci hafta yesil mayo acisindan da en belirleyici hafta olur. Genel klasman iddialilari son kozlarini oynamadan once hizli cocuklarin kapismasini izleriz. 

Tur'un Alpler'de gececek olan son haftasi yukseklik korkusu olanlarin izlememesi gereken etaplari icinde barindiriyor. L'Alpe d'Huez'i iki kere cikilacak mesela. Yine gecen seneden de hatirlanacak Col de la Madeleine'den gecilecek ve Tour de France 2013'un daglik etaplari Semnoz'da zirve finisi ile sona erecek. Ertesi gun Pariste sampanyalar icilirken son kez bir sprint finisi izleyerek bitirecegiz yarisi. 

100 numarali Tour de France'in olagan suphelilerine gelirsek;

Gecen senenin sampiyonu Bradley Wiggins bu sene Italya Turu'nda yasadigi cokusten sonra Fransaya getirilmedi. Sky takiminin bu seneki genel klasman iddialisi gecen sene bu turu kazanabilecek gucte oldugunu dosta dusmana ilan eden Chris Froome. Fransaya gelmeden Critérium du Dauphiné ve Tour de Romandie'yi kazanan Froome bence bu sene Tur'un genel klasman anlamindaki en favori ismi. Bu iddiamin bir diger sebebi de TeamSky'in yine cok iyi bir takim ile geliyor olmasi. 


2011 yilinin sampiyonu Cadell Evans da bu sene de ismi favoriler arasinda gecenlerden. Italya Turu'ndaki ucunculuguyle otoriteleri de ikiye bolmus gibi gozuken Evans icin okuduklarimdan cikardigim sonuc su; bir takim yazarlar on numara taktik izledi, kendini cok yormadan Fransa Turu'nu da dusunerek dinlene dinlene ucuncu oldu dediler. Diger bir kesim ise bu ucunculugu tamamen tesaduf ve sansa bagladilar. Ben de Cadel'in eski goruntusunden uzak oldugunu dusunenlerdenim. Mizaci itibariyle de oyle cok hirs kupu bir adam degil. Hatta uzlasmaci havasindan hareketle sunu soyleyebilirim, BMC takimi buraya iki basli bir kadroyla geldi. Her ne kadar Cadel genel klasman icin birinci opsiyon gibi gozukse de, eger Tejay Van Garderen ilk haftanin sonundaki daglik etaplarda on taraftan kopmadan ayakta kalirsa Cadel dahil tum takim stratejisini Tejay'i en yukarilarda tutmak icin degistirecektir. Eger Tejay rustunu ispat ederse Cadel'in liderlikte cok fazla diretmeyecegini dusunuyorum. California Turu'nda form durumunun gayet iyi oldugunu gordugumuz Tejay Van Garderen Tur'un surprizi olabilir.


Daha once basardiklari dolayisiyla favoriler listesine eklenen iki isim olan Alberto Contador ve Andy Schleck icin soyleyeceklerim cogunlugun dusunduguyle dogru orantili olmayacaktir. Contador doping cezasinin ardindan cok formda dondu ve 2012 Ispanya Turu'nu kritik yerlerde rakiplerine atak yaparak, yani gucunu tum pelotona gostererek bileginin hakkiyla kazandi. Ama devaminda neredeyse hic bir sey yapmadi. Ornegin, bu seneki ciddi rakiplerinden Chris Froome’a hem Tirenno – Adriatico’da hem de Umman Turu'nda gecildi. Saniyorum Ispanya Turu Contador’un icinde biriktirdigi ofkenin bir zaferiydi ve bosalttigi bu damar artik Contador’u motive etmeye yetmiyor. Umarim yaniliyorumdur. Cunku formda bir Contador bu yarisa lezzet katar. Andy Schleck ise gecirdigi agir sakatliktan sonra cok kotu dondu. 2011 Fransa Bisiklet Turu'nda izledigimiz uzere kendisi yokuslari iyi cikiyor fakat inerken korkunun esiri oluyordu. En aciklayici mottolardan biridir, Fransa Bisiklet Turu daglarda kazanilir. Tamam, ama sadece cikarak degil. Inmek de en az cikmak kadar onemlidir. Maalesef Andy’de bu yok. Hatta sakatligi bu korkusuna korku katmis bile olabilir. Ciddi sakatliklar geciren sporcularin mucadeleye girmeye dair korkularinin arttigini biliyoruz. Bence Andy’nin kariyer zirvesi 2010’da ataga kalkarken atan zinciriydi. O zincirle birlikte Andy’de koptu gitti. 

Bu arkadaslarin disinda, bas alti diyebilecegimiz seviyede isimleri on plana cikan bisikletciler ise; ev sahibi kontenjanindan Europecar’dan Pierre Roland, FDJ’den Thibaut Pinot, gecen sene Avusturya Turu'nda harikalar yaratan Jacop Fuglsang, Hircin Ispanyollar Alejandro Valverde ve Joaquim Rodriguez benim ilk aklima gelen isimler.

Unutmamakta fayda var. Tour de France bisikletcilerin bir gunde kazanabilecegi bir yaris degildir. Ama bir gunde hatta bir anda kaybedebilecekleri tipte bir yaristir. Hatirlayalim gecen sene Metz katliamini. Peloton daglara gitmeden once jog yaparken, takimlar kazasiz belasiz gecirdikleri ilk haftanin ardindan daglar icin planlarini sekillendirirken bir anda kiyamet koptu. Potansiyel genel klasman iddialilarinin sayisi bir anda dorde bese dustu. Bu acidan bakildiginda ust tarafta saydigim isimler digerlerinden bir adim onde gozukse de, diger isimlerin sansini yabana atmak Tur’un yarismaci dogasina saygisizlik olur diye dusunuyorum.


Yesil mayo klasmaninda one cikan isimler gecen senekilerden cok farkli degil gibi. Mark Cavendish bisiklete ters dahi binse potansiyel olarak bu mayonun en buyuk adayidir. Yalniz bu seneki etap profillerinde ara sprint kapilari duzluklerden cok yokuslarin uzerinde konumlanmis. Bu profil Peter Sagan'a daha uygun gibi gozukuyor. Yine de duz etaplarin sprint finislerinde Sagan, Kittel, Greipel ve Cavendish'in kapismalarini izlemek cok zevkli olacak kuskusuz.


Daglarin kralini simgeleyen puantiyeli mayo icin yarisacak adaylar icin belirleyici olacak olan o kisilerin genel klasmanda ne durumda olduklaridir. Genel klasmanda geriye dusen favoriler (ozellikle Fransizlar ) teselli ikramiyesi olarak bu mayoya sarabilirler. Ispanyollarin cok iyi tirmaniscilari var. Ote yandan bu seneki form durumunu cok net takip edememekle birlikte, bana gore gecen sene Fransa Turu'nun buyuk hayal kirikliklarindan birine imza atmis olan Rein Taaramae de bir ispat cabasi icine girerse cekismeye ortak olabilir. 

Tam bir asosyale baglayacagim bu uc hafta boyunca onlari ihmal edecegim icin tum arkadaslarimdan ve senede 5-10 gun tatil yapip, inatla bu tatillerini Tour de France'a denk getiren ailemden simdiden ozur diliyorum. Vive Le Tour!





26 Haziran 2013 Çarşamba

#DirenWimbledon



Bizim buralarda nasil 40lar, 41ler jenerik rakamlarsa, Avrupa'da da 13 sayisi bir o kadar fenomendir. Hristiyanlik oncesi zamanlarda pagan kulturunun bir urunu oldugu savunulan 13 sayisi ugursuzluk ve kotu sansi temsil eder. Ucaklarda mesela 13 numarali koltuk bulunmaz. Gemilerde 13 numarali kamara genellikle depoya falan cevrilmistir. Gokdelenlerde 13. kat yoktur. Hele bir de eger ayin 13. gunu cuma gunune denk geldiyse, bu ugursuzluga gonulden inanan bazi insanlar sokaga bile cikmazlar. Benim Almanya'da dogup buyudugum koy yasli nufusun yogun oldugu bir yerdi. Kafayi kirmis opa'lar ve oma'lar butun gunu evlerinde tercihen uyuyarak gecirirlerdi. Hatta cocuklarini okula gondermeyen aileler bile olurdu. Bizim mesela 1900 dogumlu bir ev sahibimiz vardi, adam iki tane dunya savasi gormus. yeri gelmis koca haftayi bir patates ve ceyrek ekmekle gecirmis, Rus Ordusu'ndan daha cok 13 sayisinin lanetinden korktugunu soylemisti bi keresinde babamla muhabbet ederken. 

13'un ugursuzluguna dair verilebilecek bir diger ornek de soyle, toplamda 19 korttan olusan Wimbledon Tenis Turnuvasi'nin yapildigi mekan olan All England Tennis Club'da 13 numarali kort bulunmuyor. 

13 sayisinin laneti insanlari bu kadar deli etmisken, kimse cikip bu sene Wimbledon'u oynatmayalim arkadaslar dememis olacak ki, henuz 2. tur maclarindayiz ve Wimbledon 13' simdiden lanetli bir turnuva oldugunu dosta dusmana ilan etti.




En bastan baslayacak olursak; 

Turnuvanin ilk gunu bes numarali seri basi Rafael Nadal, turnuvaya dunya 135 numarasi olarak katilan Belcikali raket Steve Darcis'e elendi. Grand Slamlerde seri baslarinin ilk turlarda elenmeleri gercekten buyuk surprizlerdir ama biraz da isin tuzu biberidir. Her turnuvada boyle bir iki tane bomba patlar, ilk gunlerin sikici havasi bu haberlerle senlenmis olur. Acikcasi ben de Nadal surprizini, Nadal'in cim kort performansini da dusundugumde, bu acidan degerlendirmistim. Fakat iki gun sonra, yani bugun, ikinci tur maclari oynanirken gelen kara haberlerin hesabini tutmak gercekten cok zor oldu. 

Wimbledon 13'de ucuncu gun henuz baslamisti ki, ilk kara haber John Isner'den geldi. Fransiz Adrian Mannarino ile oynadigi ikinci tur macinda Isner servis atarken sag ayagini ters basti ve saglik molasi istedi. Isner molanin ardindan sakatliginin ciddi oldugu anlasilmis olacak ki, mactan cekildigini acikladi. Adrian Mannarino ucuncu tura yukselen isim oldu.

Isner'in sakatlik haberinin hemen ardindan, gelen haber ise soyleydi: Ilk turda Rafael Nadal'i eleyerek turnuvanin en buyuk surprizlerinden birine imza atan Belcikali Steve Darcis, Nadal ile oynadigi macta ustune dustugu omzunun sakatligini sebep gostererek turnuvadan cekildigini acikladi.

Gunun ucuncu kara haberi kadinlarda iki numarali seri basi Viktoria Azarenka'dan geldi. Azarenka iki gun onceki ilk tur macinda duserek sakatladigi sag dizinin turnuvaya devam etmesine engel oldugunu aciklayarak turnuvadan cekildi. Azarenka'nin ardindan turnuvadan cekilme kararinin aciklayan isim ise Cek raket Radek Stepanek oldu. Neler oluyor derken, erkeklerde on numarali seri basi Hirvat Marin Cilic'de uzun suredir basina bela olan diz sakatligini sebep gostererek ikinci tur macina cikmayacagini acikladi. 




Erkeklerde alti numarali seri basi Fransiz Jo-Wilfred Tsonga, Ernests Gulbis ile ucuncu tur icin mucadele ederken, ikinci sette bir saglik molasi istedi. Dizine yapistirilan bir bantla ucuncu sete devam eden Tsonga, yanlislikla raketinin dizine carpmasinin ardindan yeniden sakatlandi. Bu sekilde ucuncu setin sonuna kadar devam eden Tsonga 6-3 kaybettigi setin ardindan rakibinin elini sikarak maca ve turnuvaya devam edemeyecegini acikladi.

Erkeklerde seri baslari birer birer dokulurken, kadinlarda sekiz numarali seri basi Petra Kvitova ile ucuncu tura cikma mucadelesi verecek olan Kazak tenisci Yaroslava Shedova'nin da turnuvadan cekildigi haberi geldi. 




Sakatlik sebebiyle bir dunya insan turnuvaya veda etmisken, arkadaslarini yalniz birakmak istemeyen bir takim onemli isimler de oynadiklari maclari kaybedip Wimbledon'a cok erken veda ettiler. Nadal'in erken elendigi her turnuvada mutlaka bir tuhaf mac oynayan 3 numarali seri basi Roger Federer, gercekten cok kotu oynadigi ve motivasyonunu bir turlu toparlayamadigi macta, Ukraynali Sergiy Stakhovsky'e 3-1 yenilerek Wimbledon'a ikinci turda veda etti. Ust uste 36 grand slam ceyrek finali oynayan ekselanslarinin bu serisi de bu mac ile birlikte sona ermis oldu. Hepsinden onemlisi Federer bu sezon hic olmadigi kadar demotive gorunuyor ve sanirim ekselanslarinin vedasi dusundugumuzden cok daha yakin olabilir. 

Diger buyuk surpriz de kadinlarda turnuvanin uc numarali seri basi Maria Sharapova'dan geldi. Finalde acaba Venus Williams'dan bir takim rovanslari alabilecek mi diye dusunulen Sharapova, Portekizli genc raket Michelle Larcher De Brito'ya 2-0 yenilerek turnuvaya cok erken veda etti.




Iki uc numaranin disinda kadinlarda dokuz numarali seri basi Caroline Wozniacki, on iki numarali seri basi Ana Ivanovic ve on alti numarali seri basi Jelena Jankovic de turnuvaya ikinci turda veda eden isimler oldular. Fakat uc gundur goruyoruz ki, hem erkeklerde hem de kadinlarda oyuncular cok fazla yere dusuyorlar. Turnuvaya sakatlik sebebiyle degil de kaybettikleri maclar dolayisiyla veda eden Sharapova ve Wozniacki'nin mac icinde cok sert dususler yasadiklarini da dusunecek olursak, bu problemlerin zemin ile alakali oldugu varsayiminda bulunabiliriz. Zaten buna paralel olarak sakatlik haberlerinin ust uste gelmeye basladigi anlarda, ozellikle twitterda dedikodular aldi basini yurudu. Once bu sene Avrupa'da havalarin gec isinmasi sebebiyle cim kortun tam oturmadigindan bahsedildi. Sonra kortlarin bakicisinin gecen sene emekli oldugu, kortlarin isi cok iyi bilmeyen bakicilara emanet edildigi haberleri gelmeye basladi. Wimbledon yonetimi ise turnuvanin ilk gunlerinde cimler hep biraz oturmamis olur. Sakatliklarin hepsini cimin durumuna baglamak yanlis olur minvalinde bir aciklama yapti. 

Sonuc olarak; bu pilav daha cok su kaldirir. Gercekten problem zeminin bakimiyla, yani kusur Wimbledon yonetimi ile falan alakali ise buyuk skandal olur. Zaten son gunlerde bizim devlet neye elini atsa kurutuyor. Tmsf'ye devredilen Digiturk'un Wimledon'un yayin haklarini aldigi sene bu olaylarin olmasi yeterince manidar. Toprak kort lobisinin de olaylardaki payinin hafife alinmamasi gerektigini dusunuyorum.

Bu arada 13 ile ilgili bu kadar muhabbet yapmisken, aklina bir anda Olivia Wilde gelenler ?






4 Haziran 2013 Salı

Parka Kadar Gittim Gelicem


Tekrardan tam yol ileri almaya baslamisken, aklimda ustune yazacak bir suru konu ve kategorizasyon olusmusken verdigim bu ara herkesin malumudur. Oyle ya da boyle Roland Garros'dan daha onemli isler oluyor buralarda. Dikkat kesilmek lazim. Kulak kabartmak lazim. 




29 Mayıs 2013 Çarşamba

Philippe ve Suzanne, Kim Bunlar ?


3. koprunun var olup olmamasi gerekliligi zaten buyuk bir tartisma konusuyken simdi de koprunun ismi yuzunden gerildik. Dunya'nin her yerinde adettir, simge yapilara onemli insanlarin isimleri verilir. Bazi toplumlar bunu o insanlar yasarken yapabilecek kadar alcak gonulludur, bazilari ise kisiyi oldukten sonra onurlandirmayi tercih ederler. Diyeceksiniz ki sen spor blogusun neyine senin guncel konjonktur. Haklisiniz ama entel dantel sporlarla ilgilenen bireyler olarak yazinin konusunu guncele baglayip halktan kopmadik imaji vermek istedim. 

Grand Slamler sahiden de "Grand" organizasyonlar. Iki hafta icinde sporcusundan seyircisine bu isin ne kadar aktoru varsa hepsinin sorunsuz sekilde rollerini oynamasini saglamak gercekten onemli bir is. Bu kadar insani bir araya getiren mekanlar ise cok ozel yerler. Grand Slamler, icinde kucuklu buyuklu bir suru kortun oldugu komplekslerde oynaniyor. Bu kortlarin bazilarinin ise isimleri numerik bir sirayla anilirken, final maclarinin da oynandigi buyuk kortlara kisi isimleri verilebiliyor. 

Avustralya Acik'ta Rod Laver ve Margaret Court; Roland Garros'da Philippe Chatrier ve Suzanne Lenglen, Amerika Acik'ta ise Arthur Ash ve Louis Armstrong turnuvalarin jenerik kortlarindan. Wimbledon'da ise, turnuvanin duzenlendigi Wimbledon Club Kralice II. Elizabeth'in mali oldugu icin aganin boku ustune bok olmaz mantigiyla kortlara kimsenin ismini vermemisler. 

Court Philippe Chatrier

2 Subat 1926 dogumlu Philippe Chatrier, Fransiz ve dunya tenisine once oyuncu olarak sonra gazeteci olarak en son olarak da yonetici olarak hizmet vermis onemli bir isim. 1948 ve 1950 yillarinda Fransa'nin Davis Cup kadrosuda yer almis. Aktif oyunculuk kariyerine son verdikten sonra ise 1953 yilinda Tennis de France dergisini cikarmaya baslamis. 1968 yilinda yoneticilik kariyerine baslayan Chatrier, Fransa Tenis Federesyonu baskan yardimciligi ve baskanligi yapmis. 1977 yilinda ise Uluslararasi Tenis Federasyonu baskanligina secilmis. 1991 yilina kadar surecek bu gorevinde Chatrier, tenisin tekrardan olimpiyat oyunlarina dahil edilmesi icin calismalar yurutmus ve tenis 1984 Los Angeles Olimpiyat Oyunlarina gosteri sporu olarak dahil edilmis. 1988 yilinda Seul'de ise, tenis tekrardan olimpik bir spor dali haline gelmis. 1988 yilinda Uluslararasi Olimpiyat Komitesine de secilen Chatrier, 1991 yilinda Uluslararasi Federasyondaki gorevinden 1993 yilinda ise Fransa Tenis Federasyonundaki gorevinden emekli olmus. 2000 yilinda hayatini kaybeden Chatrier'in ismi Stad de Roland Garros'taki ana korta verilmis.

Court Suzanne Lenglen
24 Mayis 1899'da dogan Suzanne Lenglen, tenis dunyasinin gordugu en basarili kadin oyunculardan bir tanesi. Henuz 15 yasindayken Dunya Sert Zemin Sampiyonasini kazanan Lenglen, halen dunyanin en genc kadin sampiyonu unvaninin da sahibi. Sekiz Grand Slam sampiyonlugunun da dahil oldugu 81 tekler turnuvasi kazanmis. 1920 Antwerp Olimpiyatlarinda teklerde ve ciftlerde altin madalya, karisik ciftlerde ise bronz madalya kazanmis. 1919 ve 1925 yillari arasinda Wimbledon'a ambargo koymus. Ustelik 1920, 1922 ve 1925 yillarinda tekler sampiyonlugunun yanina ciftler ve karisik ciftleri de eklemis. Toplamda 73 tane ciftler sampiyonlugu kazanmis. Lenglen, teniste puantaj sistemine gecilen 1921 yilindan 1926 yilina kadar kadinlar dunya bir numarasi olarak kalmayi basarmis. Tenis dunyasini gordugu en buyuk "winner"lardan biri olan Suzanne Rachel Flore Lenglen, 1938 yilinda hayatini kaybetmis. 1997 yilinda ismi Roland Garros'un iki numarali kortuna ve Roland Garros'un tek kadinlar sampiyonuna verilen kupaya verilmis. 

Suphesiz ki Suzanne Lenglen sayisiz kupalar, madalyalar kazanmis cok buyuk bir sampiyon. Fakat O'nun tenis dunyasina kattiklarini sadece rekabetci kisiligi uzerinden degerlendirirsek kendisine cok buyuk bir haksizlik yapmis oluruz. Maclar kazanilir, kaybedilir bu zaten isin dogasinda var. Ama icinde bulundugunuz oyunu sahiplenip, ona yeni bir yon, yeni bir vizyon kazandirirsaniz iste asil o zaman cok buyuk olursunuz. Sizi siz yapan oyuna, aslinda hic de zorunda olmadiginiz halde, borcunuzu odemis olursunuz. 

Suzanne Lenglen'e kadar sadece cok kucuk bir seyirci grubuna hitap eden kadinlar tenisi, Suzanne Lenglen ile beraber genis kitlelere yayilma imkani bulmus, kadinlar maclarina bilet satislari hizla artmistir. 


Lenglen dizlerinin altini ve kollarini acikta birakan elbiseler giymeyi tercih edene kadar, o yillarda kadin atletler de dahil olmak uzere neredeyse tum kadin sporcularin "usturuplu" kiyafetler giymesi makbul gorulen bir davranisti. Dar pantolonlar ve korseler kadinlarin esnekligini ve hareket potansiyelini kisitlarken, Lenglen'in bu tercihi kadin sporculara daha rahat manevra imkani verdi. Yani kadinlar tenisine kadin eli degdirdi. 

Son olarak;

Lenglen'in amator kariyerini sonlandirip profesyonel tenise gecmesi de cok elestiri almasina neden olmustu. Lenglen kolelikten kacis olarak tanimladigi bu tercihini soyle anlatiyordu;

"On iki yildir sampiyonum ve milyonlarca* frank kazandim ama turnuvalara katilim parasi olarak da binlerce frank harcadim. Kariyerimi buralara getirebilmek icin herhangi bir insanin calistigi kadar cok calistim ama hayatim boyunca 5.000 dolar bile kazanamadim. 27 yasindayim ve hic de zengin degilim. Bunun icin insanlarin beni dahi olarak adlandirdigi kariyerimi birakip baska bir kariyere mi baslamaliyim? Yoksa gelecekte beni bekleyen gercek yoksulluga gulup bir servet kazanma yoluna mi gitmeliyim? Bu absurd sartlar altinda sadece zengin insanlar teniste rekabet edebilecek durumdalar ve gercekten de sadece zengin insanlar rekabet ediyorlar. Bu adil mi? Bu durum spora bir katki sagliyor mu? Bu tenisi daha populer mi yapiyor, yoksa sosyo ekonomik acidan geride olan bir cok yetenekli cocugun kesfedilmesinin onune mi geciyor?"

* milyonlarca ifadesini okurken iki dunya savasi arasi Fransa'sindaki enflasyonu unutmamaliyiz. bkz bizim eski para

26 Mayıs 2013 Pazar

Roland Garros 2013 - Ne Me Quitte Pas





Roland Garros bugun basliyor. Hemen soyleyeyim son yillarin en cekismeli turnuvasi olacagi dusuncesindeyim. Agir toplarin formlari gayet iyi. Yalniz gecen senelerin aksine bu sene havalar cidden cok kotu gidiyor Avrupa'da. Italya bisiklet turunu takip edenler ne demek istedigimi cok daha iyi anlayacaklardir. Hava sartlari cok seyin kaderini degistirebilir. Acaba bir kac sene sonra 2013 Roland Garros'undan bahsederken hava sartlarini ne derece vurgulayacagiz? 

Roland Garros kimlerin kazandigindan cok kimlerin kazanamadigiyla one cikan bir turnuva. Ben Roland Garros'u tenis dunyasinin en buyuk troll'u olarak goruyorum. Hep birilerinin ahini aliyor. Elimizdeki en guncel ornek Bay 1 numara Novak Djokovic. (Yaptigim cok derin arastirmalar sonucu Bay 1 numara Fransa Acik'i bu sene de kazanamayacak. Sebebini yazinin sonunda anlatacagim.) Her seyi bir cok kere kazandi ama hala bir Fransa Acik sampiyonlugu yok. Federer de mesela az kalsin bu lanetin bir kurbani oluyordu. Son anda kurtuldu. Bugunden bakinca anliyoruz ki, 2009'da kazanamasaymis geri donusu cok zor olurmus. 

Geriye dogru gitmeye devam edelim. Federer'den bir onceki jenerasyonun efsane ismi Pete Sampras. 14 Grand Slam sampiyonlugu, Toplamda 64 turnuva zaferi var. Alti sene ustuste sezonu bir numarada bitirerek bu alandaki rekorun sahibi. Roland Garros'u hic kazanamamis. Hatta final bile oynayamamis.



Stefan Edberg, Federer'in cocukken idolumdu dedigi isim. Hem teklerde hem ciftlerde dunya bir numarasi olmus. Toplamda 42 sampiyonlugu var. Bunlarin 6 tanesi Grand Slam. Roland Garros'u hic kazanamamis. Uc numarali seri basi olarak katildigi 1989 Roland Garros'u finalde 17 yasindaki on bes numarali seri basi Michael Chang'a kaybetmis. Bu zafer Chang'in ilk ve tek Grand Slam sampiyonlugu olmus.



Bu kadar efsane bir araya gelmisken kambersiz dugun olmaz geleneginden hareketle sira Boris Becker'de. 17 yasinda Wimbledon'u kazanmis. Toplamda 49 sampiyonlugu var. Bunlarin 6 tanesi de Grans Slam. Tenisi genis kitlelere sevdiren isimlerin belki de basinda geliyor.  Roland Garros'u hic kazanamamis. Hatta final bile oynayamamis.

Yukarda bahsettigim derin arastirmama gore bu sene Novak Djokovic icin yukaridaki listeden kurtulma senesi degil gibi gozukuyor. Sebebine gelince;

Fransizlarin Erik Satie'den sonra muzik dunyasina kattiklari en efsane sey olan Daft Punk 1997, 2001, 2005 ve 2013 senelerinde olmak uzere toplamda dort adet studyo albumu yayinlamis. 1997 ve 2001 senelerinde Roland Garros'u Gustovo Kuerten kazanmis. 2005'de ise Rafael Nadal. Bu sacma sapan mantikla 2013'un de sampiyonu simdiden belli gibi. Ek bir bilgi olarak da; Daft Punk'in remix albumu yayinladigi her sene turnuvayi bir Ispanyol kazanmis. Nadal cok favori.












Yaz Geldi





Cocuklugumdan beri haziran aylarini hic sevmedim. Okullar kapanir arkadaslarin yazliga gider, takip ettigin diziler tatile girer hatta bazilari final yapar kac senelik aliskanligina veda etmek zorunda kalirsin. Futbol ve basketbol ligleri biter; yetmez, ustune bir de mutlaka sevdigin bir iki sporcu emekli olur. Hele bir de okudugun okuldan mezun oluyorsan bi dolu insana ve yasanmisliklara veda etmek zorunda kalirsin. kisacasi benim icin yaz demek butun duzenin bozulmasi demek oldu hep.

Sonra bisiklet ve tenisle tanistim. Bisiklette bahar klasikleri adi ustunde baharda basliyordu ama ana yemekler mayis ortasi ve temmuz basindaydi. Ayni sekilde tenis icin de suyun kaynama noktasi yaza denk geliyordu. Yani benim icin artik yaz aylari da ilgi cekici olmaya basliyordu.

Fikra gibi zaten; italyan, ingiliz, fransiz bir arada. Giro’dan Tour’a, Rolland Garros’tan Wimbledon’a uzanan yolda, isin tarihinden, siyasetinden ve sosyolojisinden de biraz anliyorsan, bu organizasyonlar koskoca derya deniz. Okunulacak, arastiracak, merak edilecek bir suru sey var iclerinde. Hatta mikro olcekte birer sosyolojik ayna bunlar. Organizasyonlarin kendilerine has rituelleri ve sembolleri icinden ciktigi toplumun kulturuyle fena halde benzerlik gosteriyor. Didi var mesela. Hani su Tour de France’da her sene elinde mizragiyla kosan seytan kostumlu amca. Asil adi Dieter ama Fransizlarin isimlerin ilk hecelerinden sirin isimler yaratma sevdasindan nasibini almis herkes Didi olarak taniyor onu.

Cok uzun suredir yazmiyordum. Baslamis oldum.